Bayram Günleri ve Bayram Namazı
Bilinir ki, Bayram günlerinin fazileti büyüktür. Ramazan-ı Şerifin son günü ile Bayramın ilk günü arasındaki geceye de Ramazan Bayramı gecesi (Arefe Gecesi) denir.
Muhterem Kardeşlerim…
Mübarek Ramazan ayını da geride bıraktık. İnşaallah orucumuz ve makbul ve kabul olmuştur. Zaten tutmaya değil de tutmamaya özen gösterilen, adeta zorlanılan dünyada insanoğlu sadece Allah’ın rızasını kazanmak için orucunu tutar. Yani o konuda sadece Allah’tan korkar. Evlerimize kapandığımız bu yıl; hava sıcak oruç zorluyor, uzun süre oruç tutuyoruz dedikoduları da duymadan nihayet oruç ta bitti ve mübarek Ramazan Bayramına eriştik.
Bilinir ki, Bayram günlerinin fazileti büyüktür. Ramazan-ı Şerifin son günü ile Bayramın ilk günü arasındaki geceye de Ramazan Bayramı gecesi (Arefe Gecesi) denir.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Ramazan ve Kurban Bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez.” [İbni Mace, Taberani]
“Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan Bayramının ve Kurban Bayramının birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe Gecesi.” [İsfehani]
“Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı gecesi.” [İbni Asakir]
Bayramda erken kalkmak, gusletmek, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giymek, sevindiğini belli etmek, yüzük takmak, karşılaştığı müminlere güler yüzle selam vermek, fakirlere çok sadaka vermek, İslamiyet’e doğru olarak hizmet edenlere yardım etmek, dargınları barıştırmak, akrabayı, din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek sünnettir. Bayram gecelerini ihya eden, büyük saadete kavuşur.
Bir Hadis-i Şerif meali şöyledir:
“Bayram gecelerini ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü günde ölmez.” [Taberani]
Ramazan Bayramında Bayram Namazından önce tatlı yemek, hurma yemek, hurmayı 1, 3, 5 gibi tek adet yemek, teke riayet etmek, sünnettir.
Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:
“Allahü Teâlâ tektir, teke riayet edeni sever.” [Buhari]
Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir. Hazret-i Ebu Bekir, kızı Âişe validemizin evine gidince, iki cariyenin tef çalıp oynadığını gördü. Ensar-ı Kiramın kahramanlıklarını övüyor, destan söylüyorlardı. Hazreti Ebu Bekir, Resulullah’ın evinde böyle şey yapılmasının uygun olmayacağını bildirerek, onların susmalarını söyledi. Düğünlerde ve bayramlarda, kadınların def çalmaları caiz olduğu için, Peygamber Efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir’e, “Onlara mani olma! Her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim Bayramımızdır. Bayram, sevinç günleridir” buyurdu. (Buhari)
Dargınlık üç günden fazla sürmemeli
Dargın olanların, bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Allahü Teâlâ’yı ve Peygamber Efendimizi seven, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan, [mümin], herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır. Bir kusuru için kimseye darılmamak gerekir. Dargınlık olsa bile üç günden fazla sürmemeli. Şayet bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalı.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah’ın kulları kardeş olun! Bir Müslüman’ın diğer kardeşine darılarak üç günden çok uzaklaşması helal değildir.” [Buhari]
“Müslüman’a 3 günden fazla dargın duran, Cehenneme gider.” [Nesai]
“Birbirine dargın iki kişiden, hangisi önce selam verirse, günahları affolur. Verilen selamı öteki almazsa, melekler alır. Selam almayana da şeytan, sevinçle iltifatta bulunur.” [İbni Ebi Şeybe]
“Müminin kardeşine üç günden çok dargın durması caiz değildir. Üç gün sonra, ona selam verip hatırını sormalıdır. Onun selamını alırsa, birlikte sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.” [Ebu Davud]
“Din kardeşiyle bir yıl dargın duran, onu öldürmüş gibi günaha girer.” [Beyheki]
“Ameller, pazartesi ve perşembe günleri Allahü Teâlâ’ya arz olunur. Allahü Teâlâ da, kendisine şirk koşmayan herkesi affeder. Ancak bu mağfiretten, birbirine kin tutan iki kişi istifade edemez. Allahü Teâlâ, “O iki kişi barışıncaya kadar amellerini bana getirmeyin” buyurur.” [İ. Malik]
“İki kişi, birbirine dargın olarak ölürse, Cehennemi görmeden Cennete giremez. Cennete girseler de birbiriyle karşılaşamazlar.” [İbni Hibban]
Büyük sevab ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz
Ramazan gittiği için değil, günahlarımızın affolduğu için, büyük sevab ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz.
Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:
“Bayram sabahı Müslümanlar, namaz için camilerde toplanınca Allahü Teâlâ meleklere, ‘İşini yapıp ikmal edenin karşılığı nedir?’ diye sorar. Melekler de, ‘Ücretini almaktır’ derler. Allahü Teâlâ da, ‘Siz şahit olun ki, Ramazandaki oruçların ve namazların karşılığı olarak, kullarıma kendi rızamı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve celâlim hakkı için istediklerinizi veririm’ buyurur.” [Beyheki]
Peygamber Efendimiz, “Ramazan ayının son günü Allahü Teâlâ, oruç tutanları affeder” buyurunca, Eshab-ı kiram, “Ya Resulallah, o gün Kadir gecesi mi?” diye sual etti. Onlara, “Bilmez misiniz ki, iş yapana, işi bitirince ücreti verilir” buyurdu. (Beyheki)
Bunları bilen Müslüman nasıl sevinmez ve bayram etmez? Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir. Hazreti Ebu Bekir, kızı Âişe Validemizin evine gidince, iki cariyenin def çalıp oynadığını gördü. Ensar-ı Kiramın kahramanlıklarını övüyor, destan söylüyorlardı. Hazret-i Ebu Bekir, “Resulullah’ın evinde böyle şey yapılmaz, susun” dedi. Düğünlerde ve bayramlarda, kadınların def çalmaları caiz olduğu için, Peygamber Efendimiz Hazreti Ebu Bekir’e, “Onlara mani olma! Her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır. Bayram, sevinç günleridir” buyurdu. (Buhari)
Hazreti Ali, “Bugün, orucu kabul edilenlerin ve günahları affedilenlerin bayramıdır” buyurdu.
Hadis-i Şerifte de, “Ramazan ayında, içkiye devam eden, ana babasına âsi olan ve Sıla-i Rahmi terk eden hariç, herkesin günahları affolur” buyuruldu. (Gunye)
Eğer bunlar tevbe ederse, Allahü Teâlâ günahlarını affeder. Ramazandaki sevablar bilinseydi, “Her gün Ramazan olsa” denirdi.
Hadis-i Şerifte, “Ramazan ayındaki özel sevablar bilinmiş olsaydı, bütün yılın ramazan olması istenirdi” buyuruldu. (Ebu Nasr)
Ne mutlu günahlardan sakınarak oruç tutanlara… Bunlar, asıl bayramı ahirette yapacaklardır!
Bayram geceleri
Dürr-ül Muhtar kitabının itikâf bahsinde şöyle deniyor:
Bil ki, geceler günlere tâbidir. Bundan, yalnız Arefe gecesiyle Kurban Bayramı geceleri müstesnadır. İnsanlara kolaylık olmak için, bu geceler, geçen gündüzlerine tâbidir. Velvalciyye'nin kurban bahsinde de beyan edilmiştir.
Bayramda yiyip içmek
Mektubat’ta, “Bayramda yiyip içmek, yıllarca nafile oruçtan daha sevabdır” buyuruluyor. Burada sevab olan, yiyip içmek değil, oruç tutmayarak Allahü Teâlâ’nın emrine uymaktır. Bayram günü oruç tutmak haram olduğu için, oruç tutmamanın, yani dinin emrine uymanın, nafile oruçtan daha kıymetli olduğu bildiriliyor.
Bayram ziyaretleri
Fâsık olan, günah işlememize sebep olacak akrabayı ziyaret lazım değildir. Fakat salih olan akrabayı ziyaret gerekir. Salih arkadaşları ziyaret de çok sevaptır. Ziyaret, yalnız Allah rızası için olmalıdır.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Bir kimse, köydeki arkadaşını ziyarete gider. Hak Teâlâ, buna bir melek gönderir. Melek o adama der ki:
- Böyle nereye gidiyorsun?
- Bu köyde bir arkadaşım var. Onu ziyarete gidiyorum.
- Bunun sana bir iyiliği, bir yardımı dokundu da onun için mi gidiyorsun?
- Hayır, sırf Allah rızası için ziyaretine gidiyorum.
- Müjdeler olsun sana! Beni Allahü Teâlâ gönderdi. Hiçbir karşılık beklemeden arkadaşını ziyarete gittiğin için Allahü Teâlâ’nın sevgisine mazhar oldun.” [Hakim]
“Hiç bir kul yoktur ki, din kardeşini Allah için ziyaret etsin de, bir melek, "Ne iyi ettin, Cennet sana helal olsun" demesin. Allahü Teâlâ da buyurur ki: "Kulum beni ziyarete geldi. Bana da onu ağırlamak düşer".” [Ebu Ya’la]
Hikmet ehli diyor ki:
“Ziyareti terk etme, seni unuturlar. Pek sık da gitme senden bıkarlar.”
Allah rızası için Müslüman’ı ziyaret etmek çok sevaptır. Âlimi, fakiri ve salih akrabayı ziyaret daha çok sevaptır.
Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:
“Âlimi ziyaret eden, beni ziyaret etmiş gibi sevap alır.” [Taberani]
Salih akrabayı hiç olmazsa, haftada veya ayda bir ziyaret etmeli, kırk günü geçirmemelidir! Uzak ülkede ise mektupla, telefonla gönlünü almalı, dargın ise barışmalıdır.
Ev sahibi imam olur. Yahut onun tayin ettiği zat imam olur. Bir kimse, layık olsa da, teklif edilmeden ziyarete gittiği yerde imamlığa geçmemelidir.
Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:
“Bir kavmi ziyarete giden, onlara imamlık yapmasın!” [Tirmizi]
Davete gitmek
Fakirlerin davetine gitmeyip de zenginlerinkine gitmek kibirdendir. Kendinden aşağı olanları ziyaret etmek de tevazu alametidir.
Düğün yemeğine davet olunanın gitmesi sünnet, başka ziyafetlere gitmek müstehaptır. Bazı âlimler ise, “Düğün yemeğine gitmek vacip, diğer davetlere gitmek sünnettir” demişlerdir. Müslüman’ın Müslüman üzerindeki beş haktan biri, davetine icabettir. Yani davetini kabul edip gitmektir.
Hadis-i Şerifte,
“Davete icabet ediniz” buyuruldu. (Müslim)
Yemekte günah işleniyorsa gidilmez. Külfete girenin davetine gitmek gerekmez. Cimrinin davetine de gitmemelidir!
Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:
“Cömerdin yemeği şifa, cimrinin yemeği hastalıktır.” [Deylemi, Hâkim, İbni Lâl, Dare Kutnî, Hatib]
Samimi olarak davet edilen yere gitmelidir!
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Davete icabet etmeyen, Allah’a ve Resulüne asi olmuş olur.” [Buhari]
“Müslüman kardeşine ikram eden, Allahü Teâlâ’ya ikram etmiş olur.” [İsfehani]
“İki kişi birden davet ederse, kapısı yakın olana icabet et! Çünkü kapısı yakın olanın hakkı daha önce gelir.” [Buhari]
El öpmek
Bayramda herkesin eli öpülmez. Ana babanın, bir de âdet olduğu için yaşlı akrabaların elini öpmek caizdir. Arkadaşın elini öpmek haramdır. Kadın kocasının elini öpebilir, fakat kendine namahrem yani yabancı erkeğin, erkek de yabancı kadının, zaruret olmadıkça, elini öpemez.
Bayram namazı
Ramazan Bayramının birinci günü kılınır. İşrak vaktinde, iki rekât bayram namazı kılmak, erkeklere vaciptir. Bayram namazlarının şartları, Cuma namazının şartları gibidir. Ancak bayramlarda hutbe sünnettir ve namazdan sonra okunur.
Ramazan Bayramında namazdan önce tatlı [hurma veya şeker] yemek, gusül etmek, misvak kullanmak, en iyi elbiseleri giymek, fıtrayı namazdan önce vermek, yolda yavaşça tekbir okumak müstehaptır.
Bayram namazları 2 rekâttır. Cemaat ile kılınır, yalnız kılınmaz.
Bayram namazının kılınışı
Önce “Niyet ettim vacip olan Bayram Namazını kılmaya, uydum hazır olan imama” diye niyet ederek, namaza durulur. Sonra “Sübhaneke” okunur.
Sübhaneke’den sonra eller 3 defa tekbir getirerek kulaklara kaldırılıp, birinci ve ikincisinde iki yana bırakılır. Üçüncüsünde, göbek altına bağlanır. İmam önce Fatiha, sonra bir sure okur ve beraberce rükûa eğilinir.
İkinci rekâtta, imam önce Fatiha ve bir sure okur. Sonra iki el üç defa tekbir getirerek kaldırılır. Üçüncüde de yanlara bırakılır. Dördüncü tekbirde elleri kulaklara kaldırmayıp, rükûa eğilinir.
Kısaca: 2 salla, 1 bağla, 3 salla, 1 eğil diye ezberlenir.
Allahu Teâlâ cümlemizin yaptığı ibadetlerini kabul ve makbul eylesin. Bizleri kendisine layık kul, Habibine layık ümmet eylesin inşaallah. (Amin)
0 Yorum