Peygamber Efendimizin Doğum ve Vefat Günü
Efendim; Peygamber Efendimizin doğum günü olan Mevlid kandili biliniyorsa da, vefat ettiği gün genelde bilinmiyor, yani fazla dile getirilmiyor veya Mevlid, anma gibi törenler, kutlamalar yapılmıyor.
Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak, bu yazımızda da “Doğum ve Vefat Günü” konusunda sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Peygamber Efendimizin doğum günü olan Mevlid kandili biliniyorsa da, vefat ettiği gün genelde bilinmiyor, yani fazla dile getirilmiyor veya Mevlid, anma gibi törenler, kutlamalar yapılmıyor.
Doğum sevinç günüdür, Mevlit kandili yapıldığı için, çok kimse doğum gününü biliyor. Vefat, üzüntü günüdür. Dinimizde matem yoktur. Vefat gününü anlatıp üzülmeye sebep olunmadığı için çok kimse vefat gününü bilmiyor.
Resulullah Efendimiz, 571 senesi Nisan ayının yirmisine rastlayan, Rebiül-Evvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi, sabaha karşı, Mekke’de doğdu. 632’de Rebiül-Evvel ayının on ikinci Pazartesi günü öğleden evvel 63 yaşında vefat etti.
Mevlid gecesi sevinen, o geceye kıymet veren Müminler pek çok sevab kazanır. Bir Mümin, onun doğduğu gece sevinir, malını uygun yerlere dağıtır, ziyafet verir, böylece, Resulullah'a olan sevgisini gösterirse, Allahü Teâlâ onu Cennet’ine sokar. (M. Nasihat)
Mevlid gecesinde, Peygamber Efendimiz doğduğu için sevinenlerin günahları affedilir. Mevlid gecesinde, Resulullah’ın doğduğu zaman görülen hâlleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevabdır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı Kiram da, toplanıp anlatırlardı. (Seadet-i Ebediyye)
Mevlid kasidelerini okumak, dinlemek
Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar, her sene, Peygamber Efendimizin dünyayı şereflendirdiği geceyi, Mevlid kandili olarak kutlamakta, bu gece ve her zaman Mevlid kasideleri okunarak Resûlullah Efendimiz hatırlatılmaktadır.
Hadîs-i Şerifte;
“Allahü Teâlâ bir kuluna yazı ve söz sanatı ihsan ederse, Resûlullahı övsün, düşmanlarını kötülesin” buyuruldu.
İslâm memleketlerinde Mevlid kasidelerinin okunması, bu Hadîs-i Şerifteki emre uygun bir ibadet olmaktadır. Mevlid okumaya karşı gelen bir kimse, Resûlullah Efendimizin ve Eshâb-ı Kiram’ın yaptıkları bir şeyi beğenmemiş olduğu gibi, bu Hadîs-i Şerife de karşı gelmektedir.
İbni Battâl Mâlikî hazretleri buyuruyor ki:
“Mevlid gecesinde sadaka vermek, Müslümanları toplayıp caiz olan şeyleri yedirmek, caiz olan şeyleri okutup dinletmek, salih kimseleri giydirmek, bu geceye hürmet etmek olur. Bunları Allah rızası için yapmak caizdir ve çok sevap olur. Bunları yalnız fakirler için yapmak şart değildir. Fakat, muhtaç olanları sevindirmek daha sevap olur. Zamanımızda olduğu gibi, toplantıda sarhoş edici şeyler kullanılırsa, kadın erkek karışık olursa ve şehveti tahrik eden şiir ve şarkılar okunursa, çalgı, ney, dümbelek gibi lehv aletleri çalınırsa, çok günah olur.”
Böyle haram şeyleri, ibadet olarak ve ibadet arasında yapmanın günahı kat kat ziyade olur. Böyle haramlara, "İslâm müziği" diyenlere aldanmamalıdır. Abdil-Melik Kettânî hazretleri de buyuruyor ki:
“Mevlid günü ve gecesi, Mübecceldir, Mukaddestir, Mükerremdir. Şerefi, kıymeti çoktur. Resûlullah Efendimizin varlığı, vefatından sonra, O’na tabi olanlar için, kurtuluş vesilesidir. O’nun Mevlidi, doğumu için sevinmek, Cehennem azabının azalmasına sebep olur. Bu geceye hürmet etmek, sevinmek, bütün senenin bereketli olmasına sebep olur. Mevlid gününün fazileti, Cuma günü gibidir. Cuma günü, Cehennem azabının durduğu, Hadîs-i Şerifte bildirildi. Bunun gibi, Mevlid gününde de azap yapılmaz. Mevlid geceleri sevindiğini göstermeli, çok sadaka, hediye vermeli, davet olunan ziyafetlere gitmelidir.”
Haram işlenen, haram bulunan toplantılara gitmemeli, haram işlemekten ve haram işleyenlerin arasına karışmaktan ve ibadetlere haram karıştırmaktan çok sakınmalıdır.
Mevlid okumak ibadettir
Mevlid okumak demek, Resûlullah Efendimizin dünyaya gelişini, Miracını ve hayatını anlatmak, O’nu hatırlatmak, O’nu övmek demektir. Her müminin, Resûlullah Efendimizi çok sevmesi lazımdır.
Hadîs-i Şerifte;
“Bir kimse, beni çocuğundan, babasından ve herkesten daha çok sevmedikçe, iman etmiş olmaz” buyuruldu. Yani imanı olgun olmaz. Allahü Teâlâ’yı sevenin, O’nun Resûlünü de sevmesi vaciptir.
Resûlullah Efendimizi çok seven, O’nu çok anar, çok söyler, çok över.
Deylemînin bildirdiği Hadîs-i Şerifte;
“Bir şeyi çok seven, onu çok anar” buyuruldu. Resûlullah Efendimizi çok sevmenin lazım olduğunu bütün İslâm Âlimleri uzun yazmışlardır.
Mevlid okumanın bir ibadet olduğunu, nasıl okunması lazım geldiğini ve faydalarını bildirmek için, İslâm Âlimleri, her dilde kitaplar yazmışlardır. Bu kitaplar, Kâtip Çelebî hazretlerinin Keşf-üz-Zünûn kitabında ve Zeylinde yazılıdır. Mesela Süleymân Çelebî'nin Türkçe Mevlid kasidesi çok şöhret kazanmıştır. Ayrıca Ahmed Sa’îd-i Müceddidînin İsbât-ül-Mevlid kitabı ve Allâme Muhammed Zerkanînin Şerh-ul-Mevâhib-il-Ledünniyye kitabında, Mevlid okumanın ibadet olduğunu vesikalarla ispat etmektedirler. Seyyid Abdülhakîm Efendinin, Türkçe Mevlid kıraatinin fazileti de çok kıymetlidir.
Resûlullah Efendimiz, Medine şehrine gelince, Yahudilerin, Muharrem ayının onuncu gününde Oruç tuttuklarını görür ve sebebini sorunca onlar;
-Bugün, Allahü Teâlâ, Firavun'u boğdu, Musa aleyhisselamı kurtardı. Bunun için, sevincimizden Oruç tutarak Allah’a şükrediyoruz derler.
Peygamber Efendimiz de;
-Musa aleyhisselam kurtulduğu için, ben daha çok sevinirim, buyurarak, Oruç tuttu ve Müslümanlara da, Aşûre günü Oruç tutmalarını emretti.
Bir nimet geldiği, bir sıkıntıdan kurtulunduğu zaman, Allahü Teâlâ’ya şükredildiği gibi, her sene, o gün yine şükretmek lazım olduğu, bu Hadîs-i Şeriften anlaşılmaktadır. Allahü Teâlâ’ya şükretmek, secde etmekle, sadaka vermekle, Kur’ân-ı Kerim okumakla ve bunlar gibi, her ibadeti yapmakla olur. İhsan sahibi, rahmeti bol olan yüce Peygamberin dünyaya gelmesinden daha büyük nimet var mıdır?
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
Benzer Haberler
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Emin Önen, TBMM Genel Kurulunda konuştu; “Dış politika vizyonu Türkiye’yi kilit aktör yaptı”
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 15. Büyükelçiler Konferansında; “Temennimiz, yeni yönetimin Suriye halkının tüm kesimlerini kucaklayan bir anlayışla yoluna devam etmesidir”
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında; “Suriye, tüm inanç grupları ve etnik kesimleriyle Suriyelilerindir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye konusunda liderlerle görüşmelerini sürdürüyor
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplandı
Öğr. Üyesi Dr. Lokman Balyen’den miyop bozukluğu açıklaması; “Ekran bağımlılığı çocuklarda Miyopiyi tetikliyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep’te gençlerle bir araya geldi
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Gaziantep 8. Olağan İl Kongresine katıldı; “Temennimiz, Suriye'nin hasretini çektiği huzura ve barış ortamına kavuşmasıdır” “Bizim hiçbir ülkenin, bırakın toprağını çakıl taşında dahi gözümüz yoktur”